Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAZILARININ yazımın başlığına bakıp kıs kıs güldüğünü tahmin edebiliyorum, ama gülünecek bir şey olsa da duyduğum gerçek bu! Ben Reza Zarrab’ın falcılara, büyücülere falan olan merakını duymuştum, ama değinmek kısmet olmamıştı. Dün bizim gazetede Nihat Uludağ imzasıyla yayımlanan haberde Zarrab’ın Amerika’da kendisi yargılayan yargıç ve savcılara büyü yaptırmak için Türkiye’deki çalışanlarına talimat verdiğini okuyunca konuya girmek elzem oldu.

        Gülünç biliyorum, “Girecek başka bir mevzu yok mu?” diye kafa da bulabilirsiniz şahsımla. Hak veriyorum, ama Zarrab’ın bu falcılarla, büyücülerle falan diyaloğu cidden değişik. Bu özellikle biz kadınların meraklı olduğu türden, yani kahve içip, fincanı tersyüz edip “Neyse halim, söyle falim” gibi bir ilişki değil. Adam öğrendiğime göre bu işe ciddi ciddi para yağdırıyormuş.

        Üstelik bir değil birkaç tane falcısı varmış muhteremin. İsimleri de var bendenizde ama şimdi yazıp da onların PR’ını yapmayacağım durduk yerde, fakat özellikle bunlardan birine çok bağımlıymış Zarrab. Hatta geçenlerde itirafçı olduktan sonra şirketlerine yapılan baskında ele geçirilen yazışmalarında bile bu konu bayağı bir konuşuldu. Zarrab ABD’deyken, yani hapisteyken bile avukatı aracılığıyla asistanı Sinem Arslan’dan falcıya durumunu sormasını istemiş. Arslan’ın evinde yapılan aramada bulunan notlara göre Zarrab’ın isteğiyle görüştüğü falcının, “Klostrofobinin etkisiyle yanlış tercihler” ve “Hükümet sahip çıkmayabilir” gibi yorumları ABD’deki patronuna ilettiği ortaya çıkmıştı.

        Uzatmayayım, sadede geleyim değerli okurlarım... Bire bir ondan, yani Zarrab’ın falcısından duyanların aktardığını söylüyorum. Çok enteresan ama falcı bacısı da Zarrab’a “Amerika’ya gitme” demiş! Hem de birkaç kez söylemiş bunu. “Amerika dışında istediğin herhangi bir ülkeye gidebilirsin, ama Amerika’ya gidersen başın kesin belaya girer!” demiş. Demiş ama ikna edememiş.

        Daha evvel avukatı Şeyda Yıldırım’ın da Zarrab’ı ABD’ye gitmeme konusunda uyardığını, ama buna rağmen aldırış etmeyip yine de gittiğini yazmıştım hatırlarsanız. Hadi diyelim avukatı Yıldırım’ın hukuki vesvese yaptığını düşündü ve onun uyarısını ciddiye almadı. Peki neredeyse attığı her adımı, başına neler geleceğini sürekli danıştığı falcısını niye dinlemedi?

        Biliyorum gülüyorsunuz bu yazdıklarıma, ama tekrarlıyorum: “Zarrab’ın falcısıyla kurduğu ilişki sıradan bir ilişki değil!” Ona sormadan adım atmıyor, ona danışmadan yatırım yapmıyor, hatta eşi Ebru Gündeş’le ilişkisinde yaşadığı sıkıntılı durumları atlatmak için bile ondan yardım alıyor, ama ne hikmetse ABD seyahati konusundaki tembihini dinlemiyor!

        Bu garip durum Zarrab’ın avukatının ve falcısının uyarılarına rağmen ABD’ye gitmesindeki ısrarının zorunluluk gereği olduğu kanaatini oluşturuyor ve tabii başından beri savunduğum şu sonuca götürüyor: “Zarrab daha Türkiye’deyken, Türkiye aleyhine oynanan kirli oyunun tetikçiliğini yapacağını kabul etmişti!”

        ********************

        HIRİSTİYAN DA OLUR DİNSİZ DE! SİZE NE!

        MEVZU şu efendim: Daha evvel sıkı İslamcı görüşleriyle bilinen ve AK Parti’de de bir dönem yöneticilik yapan Mehmet Akif Kum adlı vatandaş Hıristiyan olmuş. Nereden esti, neden gerek duydu bilmiyorum, ama adam çıkmış açık açık, “Ben artık İsa’ya inanıyorum” demiş. Ve gerekçesini de şöyle açıklamış: “Üniversite yıllarımdan beri din konusunda yaptığım araştırmalar neticesinde bir tercih yapıp Hıristiyan oldum!”

        Şahsen ben bu cesur açıklamasından dolayı kendisini tebrik ediyorum. Gerçekten de yüzde 90’ı Müslüman olan, üstelik muhafazakârlığın prim yaptığı bir ülkede böyle bir açıklamayı yapmak yürek ister. Ha, İslami bakımdan yanlıştır, doğru değildir ayrı konu. O kesimin radikallerinin bu işe bozulmaları ve hoş karşılamamaları da gayet normal, ancak benim anlamadığım muhaliflerin tavrı!

        Diyeceksiniz ki: “Nereden çıktı bu şimdi?” Şuradan efendim... Haberi, yani Kum’un Hıristiyan olduğu yönündeki açıklamaları ilk duyuran taraf muhalifler oldu. Nihayetinde kendi çapında da olsa bilindik bir şahsın İslamiyet’ten vazgeçip başka bir dini dünya görüşünü referans almasının bir haber değeri vardır, ama büyütmek niye? Kime ne adamın dini tercihinden! Bana ne, ister Hıristiyan olur, ister Budist, isterse başka bir şey! Bunun üzerinden bir tartışma başlatmak neyin kafası!

        Bakıyorum iki gündür sosyal medyaya filan, söz konusu olay sadece muhaliflerin dilinde. İslamcıların, AK Partili muhafazakârların tek bir kötü söz ettiğine rastlamadım. Edenler muhalifler yani. Sözüm ona laiklikten, inanç özgürlüğünden dem vuranlar. Elbette dertleri vatandaşın hangi dini tercih ettiği falan değil muhaliflerin. Dertleri bu konu üzerinden AK Parti’ye vurmak! “Hah, yakaladık, sıkalım boğazını” anlayışının bir yansıması!

        Tamam, esas niyetleri sürekli İslamiyet üzerinden siyaset yapan AK Partililere, “Bakın gördünüz mü? Sizden biri dininden vazgeçti!” deyip nanik yapmak, ama bu arada çok fena bir şey de yapıyorlar. AK Parti’ye olan nefretlerini, öfkelerini kusarken bir vatandaşın inançlarıyla ilgili tercihlerine saldırıyorlar ve o vatandaşı göz göre göre linç ediyorlar! Yazık!

        ***************

        CHP’LİLER YERDEN GÖĞE HAKLI!

        BİLDİĞİNİZ gibi bugünlerde TBMM’de bütçe görüşmeleri var. Devletin bütçesi tartışılıyor ve konuşuluyor vekillerimiz aracılığıyla. Gün boyu, hatta gece yarılarına kadar süren bu görüşmeler ancak bir kavga, gürültü ya da önemli bir isim kürsüye çıkıp söz alınca geliyor gündeme. Onun dışında haber bile olmuyor. Normali bu tabii, ama bir de şu gerçek var: Bu görüşmeler gerçekten çok önemli! Ve bu görüşmelerin kamuoyu tarafından saniye saniye izlenmesi hem zor hem de gereksiz olabilir ama vekillerin tamamı orada olmak zorunda. Özellikle de iktidarı temsil eden vekiller. Ama yazılıp çizilene, dahası fotoğraflara yansıyana göre iktidar vekilleri çok ilgi göstermiyorlarmış bu görüşmelere.

        CHP’li vekiller de haklı olarak iktidar mensubu vekillerin bu ilgisizliğini sık sık gündeme getiriyor ve laf üzerine laf çakıyorlar! Bilmiyorum partinin üst düzey yetkili kurullarının haberi var mı vekillerinin bu ilgisizliğinden, kayıtsızlığından ama gerçekten milyarlarca liralık bütçelerin konuşulduğu Meclis’te AK Partililerin oturduğu bölümlerdeki görüntü çok nahoş! Hiç kusura bakmasınlar, ama buradan sesleniyorum Meclis’teki tüm AK Partili vekillere: “Pardon da bu millet senede bir kere olan bütçe görüşmelerine bile katılmayıp arazi olasınız diye mi oy verdi sizlere?”

        Diğer Yazılar