Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biliyorum... Bunu söylemem biraz canınızı sıkacak ama Londra parlamento binası önünde gerçekleşen saldırı, İngiltere için bir dönüm noktası olacak. İslamofobi denilen o berbat önyargı, büyük bir ihtimalle İngilizlerde de pik yapacak.

        Bence demokrasiye ve insan haklarına çok değer vermekle övünen İngilizler, bu saldırıyla birlikte bakış açılarını değiştirecek. İnşallah tahminlerimde yanılırım, ama bence İngiltere’de yaşayan Müslümanları zor günler bekliyor.

        Artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz Büyük Britanya’da. Aranızdan bu yazdıklarıma hayıflanıp, “Müneccim misin Sevilay? Nereden biliyorsun böyle olacağını?” diyerek çıkışanlar olacağını biliyorum.

        Kimse çıkışmasın, zira üniversiteden mezun olduktan sonra uzunca bir zaman birlikte yaşadığım bu milleti, yani İngilizleri çok iyi tanıyorum. Büyük bir hayal kırıklığı içerisindeler şu anda.

        Çünkü kendilerine göre onlar, dünyanın en demokrat, insan haklarına en saygılı, özellikle de Müslümanlara karşı insani açıdan en çok kol kanat geren milletidir. Ve DAEŞ ya da IŞİD her neyse, bu kanlı terör örgütünün yaptığı saldırı çok büyük bir vefasızlıktır ve bu vefasızlık da asla karşılıksız bırakılmamalıdır. Ne gerekiyorsa o tavır alınmalıdır.

        HAYDAAA!!!!

        Önceki gün anketlerle ilgili bir yazı kaleme aldım biliyorsunuz. Yazımda genel olarak kamuoyunun anketlere bakış açısını değerlendirip ardından da referandumla ilgili kendi gözlemlerime dayanarak yorumlarda bulundum.

        Dedim ki: “Hâlâ çok ciddi bir oranda kararsız seçmen var ve sonucu bu kararsız seçmenin tercihi belirleyecek. O nedenle şu anda bu belirsizliğe rağmen bir sonuç açıklamak ya da tahminde bulunmak yanlış!”

        “Hayır”lar ya da “Evet”ler önde demedim. Bir rakam vermedim. Tam aksine bence mesele ortada dedim. Buna rağmen tonla garip, abidik gubidik yorumlar aldım.

        Biri aynen şöyle yazmış: “Hayırlar önde giderken yapmaya çalıştığın bu algıyı sana yedirteceğiz Sevilayyyy!” Bir başkası da, “Senin derdin bu yazıyla EVET’lerin yükselişinin önüne geçmek değil miiii?” demiş.

        Pes dedim bunları okuyunca! Gerçekten pes ama! Yani evet benim bir tarafım var... Bir fikrim var ama bu demek değil ki ben yaptığım tespitleri objektif olarak dile getirmeyeceğim.

        Bir sakin olun be kardeşim. Bir rahat olun. Durun bir. Niyetim ne algı, ne şu, ne bu! Tamamen gazetecilik. Çok basit yani. Gazetecilik.

        BAZI ŞEYLERİ TADINDA BIRAKMAK İYİDİR

        Almanya ile başlayan, sonra diğer ülkelere sıçrayan ve Hollanda’da yaşananlarla tavana vuran kriz elbette ki çok can sıkıcı... Elbette ki Türkiye’nin diplomatik olarak yapılan çirkinliklere karşı tavır alması bir haktı... Ancak tadında bırakmak gerekir artık!

        Çünkü zarara doğru gidiyoruz. Büyük zarara... Bizim amacımız zarar etmekse eyvallah, ama öyle değil. Unutmayalım; amacımız bağcıyı dövmek değil, üzüm yemekti.

        Biz artık bağcıyı yavaş yavaş öldürmeye doğru gidiyoruz gibi bir durum söz konusu, o nedenle bu uyarıyı yapıyorum; “Tadında bırakalım” diyorum...

        Bunu şöyle düşünün... Sevdiğiniz, acayip tat aldığınız bir yemek var önünüzde... Eğer siz tadında bırakmaz ve yemeğe devam ederseniz sağlıksız sonuçlara varmanız kaçınılmaz olur değil mi?

        Bizim Avrupa’yla yaşadığımız gerginlikte de durum sağlıksızlığa doğru gidiyor ne yazık ki! İstediğimiz Avrupa’nın önyargılarından kurtulup Türkiye’ye bakış açısını değiştirmesi, Türkiye ve siyasetine, siyasilerine saygılı olmasıydı.

        Bunun olması için gereken neyse yapılmalı, ama kin, öfke, nefretle değil... Sevgi ve saygıyla...

        Diğer Yazılar