Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in açıklamasıyla patlayan kriz ve sonrasında yaşananları herkes gibi bende özellikle televizyonda konuşan yorumculardan izledim.

        Amerikan medya dünyasında "konuşan kafalar" olarak kavramlaştırılan bu insanlar neredeyse gündelik hayatımızın bir parçası oldular.

        Siyasetin kızıştığı diyelim ki bir yıl öncesinden başlayarak bu arkadaşlar Türkiye’deki gündelik siyasetin iniş çıkışlarını anlamamız ve yönü doğru bulabilmemiz için bize yardımcı oluyorlar.

        Son krizde de böyle oldu. Bizler sıradan seyirciler "her büyük insan bile arada bir yanlış yapar" tavrıyla onların bu taraflarını görmezden geldik ve güvenimiz katiyen sarsılmadı.

        Bir kısmı sonradan yanlış çıkan yorumlar yapsalar da grup olarak son derece güzel toplumsal yararları olduğu muhakkak. Çünkü bazıları bu defa da iktidara talip olmuş partilerin yandaşı gibi gözükmeye başlasalar da bizlerin onların yardımı olmadan bu dönemleri atlatabilmemiz mümkün değildi diye düşünüyorum.

        Ama buna rağmen birçoğunun etkili kaynak bağlantıları olsa da genelde doğru haber alabilseler de özelikle son krizde çoğu krizin en önemli boyutunu maalesef atladı.

        Bu arkadaşlar varken benim gibi iyi haber almaktan yıllardır uzak bir adamın bu son haberi onlara rağmen bulmam doğrusu kaderin bir cilvesi gibi geliyor bana.

        REKLAM

        Şimdi çoğunun atlamış olduğu bu önemli haberin ne olduğunu anlatacağım. Ancak hepinizden ricam, bunu okurken benim gibi siyaseti yorumlamak açısından lüzumsuz olarak görebileceğiniz bir insanın bile dikkatli olabildiği takdirde arada bir de olsa önemli bir gelişmeyi görüp çıkarabileceğini düşünmeniz.

        Son siyasi krizin kime daha çok yaradığı konuşulurken, bu süreçten Akşener’in mi, Kılıçdaroğlu’nun mu avantajlı çıktığı düşünülürken, herkes sürecin kime yaradığı ve bundan asıl avantajlı çıkan liderin kim olduğunu gözden kaçırıyor.

        Bence bu süreçten en sağlıklı, en avantajlı çıkan siyasi lider Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ydu.

        Son toplantı Saadet Partisi Genel Merkezi'nde yapıldığından gelen gideni karşılama ve uğurlama işi Temel Bey'e düştü.

        Ve Temel Bey son derece nazik bir insan olduğundan karşılama ve uğurlama işini hiç aksatmadan yerine getirdi.

        Böylelikle Temel Bey hayatında hiç yapmadığı ve bundan sonra da yapacağını tahmin etmediğim kadar fazla egzersiz yapmak zorunda kaldı. Kolundaki saatten adımlarını sayarak yaşamakta olan kafayı hafiften yemiş insanlardan bile fazla adım attı. Üstelik parti merkezinin önünde merdivenler de vardı. Durmadan indi, çıktı o merdivenlerden Temel Bey yani adım atmak yanında, step de yaptı durmadan.

        Adımları da tempolu olmak zorundaydı. Çünkü her lider çok kararlı olduğunu göstermek için olsa gerek binaya girerken son derece kararlı ve tempolu yürüyordu ve Temel Bey de onlara ayak uydurmak için temposunu hızlandırıp durdu. Yani sağlam kardiyo egzersizi de eksik kalmadı.

        Sonuçta tüm bu kriz sürecinden bir tek Temel Bey son derece daha sağlıklı, daha fit bir insan olarak çıktı ve neresinden bakarsanız hayatını en azından birkaç yıl daha uzattığına eminim bu zorunlu egzersiz yüzünden. Son krizin başka hiçbir güzel yanı olamasaydı bile bu boyutun çok güzel olduğunu söyleyebiliriz.

        Diğer Yazılar