Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dünkü “Kazanan ancak burun farkıyla kazanacak” başlıklı yazımda şu paragraf vardı:

        “Öncelikle yüzde 13.5 hala kararsız. Hiçbir partiye oy atmak istemiyor. Bu açıkça gösteriyor ki şu anki siyasi hayata sistemik bir tepki var. Bu tepkiyi başta Muharrem İnce kucaklayacak gibiydi. Ama İnce bu süreci akılsızca ve beceriksizce yönetti, oyları da o yüzden eriyor. Benim yorumuma göre Sinan Ogan bile İnce’yi ekarte edebilecek duruma geldi. İnce’den Ogan’a oy kayışı var.”

        Muharrem İnce’den itiraz geldi. Panoramatr’nin bilimsel araştırmasına dayanan Nisan ayı bulgularına ve benim tespitlerime asla katılmıyor İnce. Yüzde 10’ların altına indiğini kabul etmiyor. Dün kendisine de rakamlara ve objektif gerçeklere ateş etmeyin dedim.

        Öte yandan rakamlar İnce’nin oyunun azaldığını göstermekle birlikte değişen bir nokta da var.

        Muharrem İnce’ye neden muhaliflerden tepki var? Çünkü muhalefetin oylarını böldüğü ve iktidarın işini kolaylaştırdığı söyleniyor.

        Düz bakarsak bu eleştiri yanlış değil. Ya da değildi.

        Ancak Nisan sonu verilerini dikkatli incelediğimizde bunun artık o kadar da doğru olmadığını söyleyebiliriz.

        Martta Panoramatr ve Team gibi objektif araştırma yapan şirketler İnce’nin oyunu yüzde 12-15 aralığında buluyordu. Nisan'da ise Panoramatr verisi yüzde 6.

        Muharrem İnce bu hakikati reddetse de oyları ciddi biçimde eriyor. Peki nereden eriyor? Kimi kaybediyor İnce?

        Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelecek seçmeni.

        Millet İttifakı cephesinden Muharrem İnce’ye ve nispeten de Memleket Partisi’ne akan oyların önemli bölümü CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na geri dönmeye başladı. Bir bölümü de dediğim gibi Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi ve Cumhurbaşkanı adayı olarak da Sinan Ogan’a doğru akma eğilimine girdi. Bunu Mayıs'ta açıklanacak araştırma verilerinde göreceksiniz.

        Fakat ilginç biçimde Cumhur İttifakı’ndan ve kararsızlardan gelen oylar geri dönmüyor. İnce’nin yüzde 6-7 seviyelerinde gezinen potansiyelini oradan gelen oylar oluşturuyor.

        Yani şu an Muharrem İnce oylarının büyük çoğunluğunu iktidar kanadından diğer deyimle rejim blokunu destekleyen vatandaşlardan alıyor!

        Memleket Partisi’nin muhalefetten gelen oyları muhalefete dönerken, AK Parti ve MHP’den gelen oylar bu iki partiye henüz geri dönmüyor. Memleket Partisi, CHP’den değil Cumhur İttifakı’ndan oy vakumlamış görünüyor.

        Kısacası Muharrem İnce şu an muhalefete değil iktidara zarar verir duruma geldi. Hakikaten bu 14 Mayıs seçimi çok büyük sürprizlere gebe. Toplum her geçen gün hem siyasetçileri hem de biz gazetecileri ve araştırmacıları şaşırtıyor.

        Önüne gelen rakamlarda benim gördüğümü görecek olan Tayyip Erdoğan, Muharrem İnce’ye yönelik Mayıs ayı içinde beklenmedik bir hamle yapabilir. İnce’nin yarıştan ekarte ya da tasfiye edilmesi şu an Erdoğan’ın işine yarar gibi gözükmeye başladı.

        Nitekim objektif bir araştırmacı olan Nezih Onur Kuru’ya göre Memleket Partisi, muhalefetin potansiyel seçmeni olarak görülen 5.5 milyon genç seçmen ve 2018’de sandığa gitmeyen 7.5 milyon seçmenden oy olarak yükseldiği için ilk bakışta muhalefetin meclis üstünlüğünü ele geçirmesini zorlaştırıyor gibi görünse de eğer İnce barajı geçerse, Cumhur İttifakı’nı da Meclis çoğunluğundan edebilir.

        Memleket Partisi ve Muharrem İnce’nin 14 Mayıs seçimlerine etkisi için, bu tesir gücünün küçükten büyüğe sıralandığı üç senaryo çizmek mümkün:

        1- Baraja uzak kalırsa:

        Eğer Memleket Partisi, baraja uzak bir oy oranında kalırsa ülke çapında olmasa da kritik 15-20 ilde milletvekili dağılımını değiştirebilir. Bu senaryodaki en büyük nüans, bu senaryonun muhalefeti olumlu etkileme ihtimalinin daha güçlü olması. Çünkü Memleket Partisi’nin en kolay kaybedebileceği grup muhalif eğilimliler. Bu seçmen grubu, AK Parti’yi cezalandırma eğilimindeler. Eğer ilk turda meclis çoğunluğunu ve Cumhurbaşkanlığını muhalefete kazandırma amacıyla stratejik seçmen kullanma davranışı yükselirse, Memleket Partisi sadece AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) havuzundan oy çeken ve muhalefetin önünü açan bir aktöre dönüşebilir.

        2- Baraja yakın ancak altında kalırsa:

        Memleket Partisi %7’lik baraja yaklaşıp baraj altında kalırsa daha çok muhalefetten oy çektiği için Cumhur İttifakı’na avantaj sağlar. Bu senaryoda Memleket Partisi hem muhalefete oy kaybetmeyip hem de barajı geçemediği için Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğunu kazanma şansı artar. Bu senaryoyu 2002 Genç Parti modeli olarak adlandırmak mümkün. Genç Parti, DYP, ANAP, DSP ve MHP’den çektiği oylarla %7’yi bulsa, bu partilerin tamamın baraj altında kalmasına yol açmış ve AK Parti’yi tek başına iktidara taşımıştı.

        3- Barajı geçerse:

        Memleket Partisi, %7’lik barajı geçerse ne muhalefetin ne de Cumhur İttifakı’nın meclis çoğunluğunu alamadığı bir senaryo ortaya çıkabilir. Bu senaryo da 1991 DSP modeli olarak adlandırılabilir. DSP %10,7 oy oranı elde etse tıpkı Memleket Partisi gibi bölgesel ağırlığa sahip bir parti olmadığı için illerin çoğunda son sıralarda yer almış ve yalnızca yedi milletvekili çıkarabilmişti. (İstanbul, Edirne, Zonguldak). Meclisteki sandalyelerin %2’sine bile ulaşamayan DSP, SHP’nin oylarını bölmüş ve merkez sol partilerinin toplam sandalye sayısını düşürmüştü. Bununla birlikte DYP’den de oy aldığı için DYP’nin tek başına iktidara gelmesini de engellemişti.

        Diğer Yazılar