Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Oray Eğin Apartıman'da bir harf fazla
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Apartıman Yeniköy ★★

        Herkes dışarıda yeme-içmenin ne kadar pahalı olduğundan şikayetçi. Bu şikayetlerde haklılık payı var. Ama bundan daha kötüsü insanın parasıyla rezil olması, ödediği yüksek hesabın karşılığını alamaması. O yüzden iyi ürün kullanan, makul fiyatlar isteyen ve müşteriyi aptal yerine koymayan bir işletme bulduğumda sadece oraya gitmek istiyorum. Ve buraları da kendime saklamak istiyorum, çünkü bir gün bozulup onların da düzene uyacağı endişesi yaşıyorum.

        Yeniköy’deki Apartıman hiç kimsenin bilmediği bir sır değil, hatta şehrin merkezine uzak bir yerde olmasına rağmen ciddi müdavimleri olan bir yer. Sadece Yeniköy’de Apartıman için gidenler var, ama buna rağmen mahalle cafe’si havasını koruyor. Apartıman’ın bir başka başarısı da fiyat-kalite dengesini tutturabilen çok az sayıda lokantadan biri olması. Bu ahlaklı duruşu açıldığı günden bu yana bozulmadı. Ama yine de yedi yıldır belli bir çıtayı tutturmak zordur. İnsanların nereden düzenli olarak buraya gittiğini, bir yerde buluşacaklarsa neden burayı tercih ettiklerini çok iyi anlıyorum.

        SEBZE AĞIRLIKLI

        Apartıman’a ilk kez kahvaltı için gittiğimde en çok ekmeğinden etkilendim. Artıkların pek çok yerde “Eggs Benedict”olarak önümüze geldiği kahvaltı servisinde devrim yapmak çok mümkün değil; ister istemez sınırlı seçenekler mevcut çünkü insanın kahvaltıda yiyeceği belli... Buna rağmen Apartıman kahvaltı salataları ve börekleriyle fark yaratmış. Ama o ekmek yok mu… Ne yazık ki dışarıya satmıyorlar ama belki de İstanbul’un iyi ekşi mayalı somunu olabilir.

        Apartıman’a ikinci kez gittiğimde yanımda et yemeyen bir arkadaşım vardı ve mönüde deneyecek yemek bulamamaktan korkuyordum. Sebze cenneti olması gereken Türkiye’de müşteriler illa et yemek istediği için şefler piyasa talebine boyun eğiyor. Ama Apartıman tıpkı yolun karşısındaki Araka gibi tarlayı sofraya taşımasını çok iyi biliyor. Hatta bu iki mekan sebze konusunda İstanbul’un en iyileri olabilir.

        Apartıman’ın pekmezli patlıcanı daha yer yemez bağımlılık yaratıyor: kızarmış küp patlıcanlar pekmezin verdiği tatlılığa çok yakışıyor ve çıtırlığını kaybetmiyor. Müdavimlerin en beğendiği yemeklerden biri olması şaşırtıcı değil.

        O öğlen denediğim ve artık mönüde olmayan makarnada peynir ve limon fazla baskındı. Biraz da sıradandı. Şimdi mönüde hiç makarna yok, daha isabetli bir karar olmuş. Onun yerine başka yerlerde bulmanın mümkün olmadığı ürünlerden oluşan tabaklara yer açılmış.

        Ama ben en sıradanından başlayayım. Donmuş patates kızartması dışında bir seçenek bulmanın zor olduğu İstanbul’dan Apartıman’ın büyükçe parçalar halinde kızarttığı taze patatesleri iyi ki sipariş vermişim. Normalde aklıma gelmezdi. Hayalimdeki gibi de değildi belki. Ben Balthazar’ınki gibi ince uzun ve çıtır çıtır patates kızartması arıyorum. Ama kimyon ve adaçayı o kadar yakışmıştı ki bunu da bırakamadım. Kızarmış adaçayı neden mönüde “sage” olarak geçiyor, anlamadım ama.

        Ana yemeklerin meyveyle tatlandırılması İstanbul’da şeflerin yeni keşfettikleri bir akım, Apartıman da bu tekniği sık sık kullanıyor. Birçok tabağın ardından damakta hafif bir tatlılık kalıyor ama asla insanın içini baymıyor. Üçüncü kez akşam yemeği için gittiğimde balkabağının verdiği tatlılık yüzünden Arap köftesini yemeği bırakamadım; doğal şeker yanında yoğurtla mükemmel dengelenmişti.

        Berbere baharatlı karnabahar da benzer bir karışımla hazırlanmış, yanında ayva ve kestaneyle sunulmuştu. Buram buram kış kokan bu tabak belki mönüden kalkmıştır. Baharatı çok baskın, çünkü berbere baharatı çok baskın. Ama farklı malzemeler arasındaki uyum çok iyiydi.

        Yine bir sebze ve meyve birlikteliği: beyaz lahana, rezene salatasına lezzet veren greyfurt. Ve yine mükemmel sonuç veren bir birliktelik. Ama seçtiğim üç tabağın üçünün de benzer bir birlikteliğe dayanması biraz fazla geldi? Üstelik Apartıman’da hemen hemen her tabak bu formüle dayanıyor: dana dil söğüşün yeşil elma sosuyla, çiğ hamsi satsumayla, ördek kuru incirle sunuluyor.

        TEKRAR PROBLEMİ

        Yediğim her şey başlı başına çok güzeldi, tekrar tekrar da giderim. Ama mönüde bir tekrar problemi olduğu kesin. Karnabaharın yanına eşlik eden ayva ana yemeklerde bu sefer kuzu inciğin yanında. Balkabağı hem Arap köftesinde hem mantıda başrolde. Tatlılar arasında da balkabaklı kek var. Halloween gelmiş gibi.

        Başlangıçlar uzun pişmiş ördek var, ana yemekler de bazlama ekmeği arasında ördek tandır var. Bu tabakta ördek tam kıvamında olmasına rağmen ekmek biraz daha iyi kızartılmalı, sos biraz daha hissedilmeliydi sanki. Yine hem başlangıçlarda hem de ana yemekler arasında hamsi yer alıyordu ben gittiğimde; fırında pazılı hamside balık biraz kuru geldi, çiğ olanı aklımda kaldı. Kimi malzemeler birbirini tekrar etse de Apartıman’da çok seçenek var, çok fazla yaratıcı yemek çıkıyor mutfaktan. Bu başlı başına iyi bir durum olmayabilir. Bir anlamda avantaj, çünkü sık sık gittikçe aynı mönüyü ezberleyip yiyecek bir şey bulamaz hale gelmiyorsunuz. Ama bir başka açıdan da dezavantaj, çünkü bu kadar çok seçenek bazen birbiriyle uyumsuz oluyor bazen de kendisini tekrar ediyor. Üstelik çok sık da değişen bir mönü bu. Azın daha fazla olduğundan yola çıkarak usturayla hafif kesmek gerekiyor mönüyü. Sebzeli tabaklara ağırlık verilmesi mükemmel bir tercih. Ama et-meyve ya da sebze-meyve birlikteliğinde de abartıya kaçmamak gerekiyor. Her tabağın içinden illa bir meyve çıkması gerekmiyor. Dahası bu formülü karşı sokaktaki Araka daha başarıyla uyguluyor.

        Apartıman tıpkı adındaki gibi ironik ama yine de fazla “ı” harfi gibi yer yer kalabalık olabiliyor. Sadece masaların doluluğu, hafta sonları sıra bekleme zorunluluğundan bahsetmiyorum. Mönünün, malzemenin, seçeneklerin kalabalığı lüzumsuz bir harf fazlalığı gibi. Kimisine sempatik geliyor belki, benim için sadece fazla. Ama tam bir kusur değil.

        Ortam

        Yeniköy’de bir zamanlar ısrarla fondü yapan bir kadın vardı, hemen semtin girişindeki birkaç müstakil evden biri. Apartıman onun yerine mi taşındı, yoksa o sırada başka bir ev mi bilemedim. Cadde üzerinde, Boğaz semtinde olmasına rağmen deniz kenarında ve manzaralı değil. 90’lı yıllarda Beyoğlu ve Nişantaşı’nda oluşmaya başlayan cafe kültürünün bir devamı da değil. Dışarıdan bakıldığında gerek adı gerekse de görüntüsüyle bir zamanların Nişantaşı’nda bir apartman dairesinde açılan House Cafe’yi andırıyor. Ama House Cafe tam da adına uygun cafe yemekleri—salatalar, hamburgerler vs— sunarken Apartıman ciddi bir lokanta mönüsüne sahip. Sürekli değişen, güncellenen, belki yer yer çok kalabalık da olabilen bir mönü bu.

        Servis

        Sadece sipariş alıp yemek getirmekten ibaret bir servis. Kibar ve samimiler ama sipariş sürecine tavsiye gibi katkıları yok. Yemekleri de özel olarak tarif etmiyorlar. Mönüde yüzde 12 servis ücretinin otomatik alındığı yazılı, adisyonda ise yüzde 20 yazıyor. “Burası New York mu? Yüzde 20 nedir?” diye tepki verecekken karşısındaki rakamın yüzde 12’ye tekabül ettiğini gördüm. Yazım hatası mı ileride alınacak servis ücretinin şimdiden habercisi mi?

        Öne çıkan yemekler

        Pekmezli patlıcan olmazsa olmaz. Her türlü sebze yemeği, ama özellikle lahana ve rezene salatası, kereviz, karnabahar. Hamsi biraz kuru, ördek tandır mükemmel kıvamdaydı. Balkabaklı Arap köftesi mükemmeldi. Kahvaltı servisindeki börek çok başarılı. Ayrıca 10 küsur yıllık mayayla yapılan ekmek belki de kentin en iyisi.

        Fiyat

        Böyle bir yer ve büyük porsiyonlar için son derece makul fiyatlar. Beyaz lahana salatası 220 TL, pazılı hamsi 520 TL, ördek tandır 520 TL, karnabahar 280 TL, Arap köftesi 320 TL, kuzu incik 850 TL.

        Açık

        Hafta içi her gün 12:00-01:00 arası, hafta sonları 10:00-01:00 arası.

        Rezervasyon

        Telefonla alınıyor. Gün içinde ortam sakin, hafta sonları kahvaltı servisinde sıra beklemek gerek.

        Yıldız tablosu

        Yıldızlar sıfırdan dörde kadar. New York Times’dan esinlenilen değerlendirmeye göre sıfır kötü, vasat ya da tatminkar. Bir yıldız iyi, iki yıldız çok iyi, üç yıldız muhteşem, dört yıldız ise olağanüstü.